Akıllı Telefonlar Dost mu Düşman mı? Teknoloji Bizlerden Neleri Çaldı?

Akıllı telefonlar hayatımıza tamamen yerleşti demek artık eksik bir cümle olarak kalıyor. Akıllı telefonlar resmen elimiz ayağımız oldu diyebiliriz. Tam anlamıyla 7’den 77’ye herkesin cebinde bir akıllı telefon var. Hal böyle olunca sorgulamadan edemiyoruz. Akıllı telefonlar dost mu düşman mı? Belki de hem dostumuz hem düşmanımız. Gelin konunun biraz daha derinine inelim.

Telefonun bulunuşundan bu yana tabiri caizse binlerce ışık yılı yol kat eden teknoloji, sonunda akıllı telefonları hayatımızın bir parçası haline getirdi. Bu durum kimi zaman çok yararlıyken, kimi zaman da oldukça sinir bozucu olabiliyor. Önce yararlı taraflarına bakalım, sonrasında zararlarını konuşuruz.

İçindekiler

İletişimin Kolaylaşması

Akıllı Telefonlar Dost Mu Düşman Mı?

İletişim… Kilit kelime tam olarak bu. Dünyanın bir ucuna bizi 5 saniyede bağlayan bir cihaz sevilmez mi? Kesinlikle sevilir. Akıllı telefonların hayatımıza kattığı en büyük artılardan biri mesafe kavramını yok etmesi. Bir de görüntülü konuşma var ki, çocukluğumuzun çizgi filmlerinde gördüklerimizin adeta gerçek olmuş hali. Jetgiller izleyen nesil çok iyi hatırlayacaktır.

İnternet Özgürlüğü

Aslında internetin zararlı tarafları da var; ancak bilgiye ulaşım konusunda doğru kullanılırsa, internet için dünyayı ayağınıza getiren bir nimet diyebiliriz. Şöyle düşünelim, bundan 50 sene önce Afrika’daki bir topluluğun yaşama biçimini merak etsek muhtemelen sadece merak olarak kalırdı. Bugün bunu merak ederseniz basit bir Google araması ile bilgiye ulaşmak dakikalar sürmüyor.

Haber alma özgürlüğüne olan artısını da es geçmek olmaz. Size söyleneni değil, gerçekleri bilmek isterseniz internet bu konuda da çok iyi bir araç.

Akıllı telefonlarının temel faydaların yanında daha birçok şey daha sayabiliriz ama bir de zararlarına bakalım. Böyle bir iletişim devriminin zararı olmaması beklenemezdi değil mi?

Sosyal İlişkilerin Zayıflaması

Akıllı Telefonlar Dost Mu Düşman Mı?

Arkadaşlarınızla kahve içmeye gittiniz ve hemen o sahne gözünüzün önüne geldi değil mi? Hemen telefonlar masanın üzerine konuldu. Hatta oturur oturmaz sosyal medya hesaplarını kontrol edenler de var. Sorun tam olarak bu. 1 metre karşındaki insan ile sosyal bir etkileşim kurmaya gelip elindeki telefonla binlerce kilometredeki etkileşimleri kovalamak. Haliyle bu da sosyal ilişkilerin zayıflaması anlamına geliyor.

İşin kötü tarafı ise artık bunun normal olarak görülmeye başlaması. Buna bir nevi sosyal erozyon desek sanırım yanlış olmaz. Aynı masada oturan dört kişiden dördünün de elinde telefonla uğraştığını görebilirsiniz. Bu size garip gelmiyorsa durum gittikçe daha da enteresan bir hal alıyor demektir.

Özel Hayatın Aslında O Kadar da Özel Olmaması

İstediğin kişiye 5 saniye içinde ulaşabilme imkanı olunca doğal olarak özel hayat kavramı biraz değişiyor. Arayıp ulaşamayan, WhatsApp’tan mesaj atıyor; oradan da ulaşamazsa sosyal medyadan stalk’a geçiyor. Özel alan kavramı sosyal medya ile o kadar önemsenmeyen bir durum haline geldi ki, 1-2 gün uzaklaşıp kafa dinlemek isteyen insan diğerlerine garip gelmeye başladı. Neyse ki hala böyle durumlarda telefonumuzu bir süreliğine de olsa kapatabiliyoruz.

Ama yinede sonuç olarak akıllı telefonlar dost mu düşman mı karar vermek çok zor; ama faydası olduğu kadar zararı da olduğunu söylersek yanlış olmaz. Artık geri dönüş olmadığı için bu şekilde devam edecek gibi görünüyor. Gerçi 3310’a dönersek mutlu olacağımızı da söyleyemeyiz.

Yapılabilecek en mantıklı hareket maksimum fayda ve minimum zarar ile bu maceraya devam etmek. Bakalım gelecek bizlere daha neler gösterecek?

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir